TÜRK-İŞ VE BİRLEŞİK KAMU İŞ ÖNDERLİĞİNDE 1 MAYIS EMEK VE DAYANIŞMA GÜNÜ NEDENİYLE DÜZENLENEN "VATAN VE EMEK İÇİN YAŞASIN 1 MAYIS" TEMALI YÜRÜYÜŞ VE MİTİNG ANTALYA HALKINDAN VE EMEKÇİLERDEN BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ. AKP'Lİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ TARAFINDAN SÜRGÜNE GÖNDERİLEN KAMU ÇALIŞANLARI "BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SÜRGÜNLERİ" İSİMLİ PANKART ARKASINDA YÜRÜDÜLER VE HEM BASININ HEM DE HALKIN YOĞUN İLGİSİNE NEDEN OLDULAR. CUMHURİYET MEYDANINA YÜRÜYEN BİNLERCE EMEKÇİ VATAN VE EMEK VURGUSU YAPAN SLOGANLAR ATTI. TÜRK-İŞ VE BİRLEŞİK KAMU-İŞ'İN DÜZENLEDİĞİ EYLEME; DİŞ HEKİMLERİ ODASI, YENİ KUŞAK KÖY ENSTİTÜLERİ DERNEĞİ, ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ, ANTALYA KÜLTÜR SANAT GÖNÜLLÜLERİ VAKFI, NÜKLEER KARŞITI PLATFORM, CHP, DSP, BCP, VATAN PARTİSİ, ANADOLU PARTİSİ, HEPAR, OY VE ÖTESİ, TÜRKİYE ÖĞRENCİ VELİLERİ İŞBİRLİĞİ DERNEĞİ (TÖVİŞ) KATILIMLARIYLA DESTEK VERDİ. TÜRK-İŞ & BİRLEŞİK KAMU İŞ 1 MAYIS VATAN VE EMEK YÜRÜYÜŞ VE MİTİNGİ... TOPLAM KATILIM= 15.000 KİŞİ... BİRLEŞİK KAMU İŞ= TOPLAM 3500 KİŞİ (EĞİTİM İŞ=2000 KİŞİ)... 












1 MAYIS MİTİNGİNDE BİRLEŞİK KAMU İŞ İL TEMSİLCİLİĞİ ADINA BASINA VE KAMUOYUNA YAPILAN AÇIKLAMAYI BİRLEŞİK KAMU İŞ İL TEMSİLCİSİ VE EĞİTİM İŞ ŞUBE BAŞKANI MEHMET BALIK OKUDU. BASIN METNİ ŞÖYLEDİR:
Dostlar Merhaba!
Sömürenlerin saldırılarına boyun eğmeyen ve
işçi sınıfının uluslararası mücadele günü olan 1 Mayıs’ta vatan, cumhuriyet ve
emek diyerek alanlara çıkan tüm işçi-emekçi kardeşlerimize selam olsun!.
Selam olsun birlik
içinde bu
mücadeleye omuz verenlere!
Selam olsun demiri oya gibi işleyen eli nasırlı onurlu
işçilere!
Selam olsun eğitim, sağlık ve hizmet üreten kamu
emekçilerine!
Yürünen sancılı yolda, doğan güne selam olsun!
Yunus Emre’den Can Yücel’e yazan kaleme selam olsun!
Pir Sultan’dan Mahsuni’ye çalan saza selam olsun!
Mustafa Kemal’den Uğur Mumcu’ya yolumuzu aydınlatanlara
selam olsun!
Yüreklerde açan güle,
Zincirdeki bileklere,
Soma’dan Ermenek’e kömür karası ışıl ışıl gözleriyle
vatan uğruna ekmek uğruna sonsuzluğa uğurladığımız maden şehitlerimize selam
olsun!
Selam olsun yürekleri Haziran ateşi ile yanan, yandıkça
tüm yurdu aydınlatan
devrimci gençlere,
Tüm dünyanın ezilenlerine örnek,
Yaktı bir devrim ateşi,
Mustafa Kemalin mavi gözleri, aydınlık beyni…
Uğruna ölenlere, yolunda yürüyenlere selam olsun!..
1 Mayıs 2015 İşçi Sınıfının Birlik,
Mücadele ve Dayanışma Günü kutlamaları cumhuriyetimize ve emeğimize yönelik yeni
saldırıların gündeme geldiği bir dönemde gerçekleşmektedir.
Emperyalist-kapitalist sistem, işçi sınıfının
uluslararası dayanışmasını önlemek için kendi ülkelerindeki işçi sınıfına
sömürülerinden pay vermekte ve sarı sendikacılığı örgütlemektedir. Ayrıca,
sömürgelerindeki sınıf dayanışmasını etnik, dinsel ve hatta mezhepsel temelde
bölerek örgütlü sınıf bilincini yok etmektedir.
Bir yanda kıdem tazminatının kademeli
olarak kaldırılması, Özel İstihdam Bürolarının kölelik büroları haline
getirilmesi, taşeronluğun, güvencesiz ve kuralsız esnek çalışmanın “Ulusal
İstihdam Stratejisi” adı altında yaygınlaştırılması, diğer yandan grev
yasaklarında ısrar eden, emekçi sınıfın önüne konulan barajları koruyan,
yasakçı bir sendikalar yasası, emekçiler için yıkıcı sonuçlar doğurmuştur.
Siyasi iktidarın dayatmalarıyla örgütsüz, güvencesiz, korumasız ve güvenliksiz
bırakılan işyerlerinde yaşanan iş cinayetlerinde büyük artış yaşanmakta,
milyonlarca işçi ölümün kucağında çalışma koşullarına terk edilmektedir. 4688
sayılı Kamu Görevlileri Sendikalarında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile
kamu emekçilerine anti demokratik çalışma ve yaşam koşullarının dayatılması,
4+4+4 düzenlemesi ile eğitim sisteminde yapılan gerici yasal düzenlemeler, 657
sayılı DMK’da yapılması planlanan değişiklikle iş güvencesinden yoksun bir kamu
istihdamı oluşturulmak istenmesi siyasal iktidarın uyguladığı baskıcı
politikaların en büyük göstergesidir.
Her türlü hak alma çabasının ve
mücadelesinin baskı ve şiddet ile durdurulmak istendiği, işsizlik ve
yoksulluğun kalıcılaştığı, sağlık ve eğitim alanının ticarileştiği,
gazetecilerin, sendikacıların, aydınların tutuklandığı, sendikal hak
ihlallerinin sürdüğü, baskının hakim olduğu bir dönemden geçmekteyiz.
Öte yandan; özelleştirme ve taşeronlaştırma ile
esnek ve iş güvencesiz çalıştırma olağan hale getirilmekte, sendikasızlık
yaygınlaştırılmış, emekçiler açlık ve sefalet ücretine mahkûm edilmektedir.
Kamu emekçilerinin ise 4688 Sayılı sahte sendika
yasasıyla eli kolu bağlanmıştır. Ne yazık ki kamu emekçilerinin örgütleri,
hiçbir söz ve karar sahibi olmadıkları bu yasaya karşı da birlik ve
beraberliklerini sağlayamamış adeta masada bir fazla koltuk kapma yarışına
girmişlerdir.
Siyasal iktidar, emperyalizmin küresel
politikalarının ekonomik ve siyasal gereklerini yerine getirmek için her türlü
baskı ve sindirme çalışmalarını yürütmektedir. Oluşturduğu yandaş medya
aracılığı ile topluma yanlış bilgiler vermekte, ideolojik olarak beyinleri
yıkamakta, özel yetkili mahkemeler eliyle ortaçağ karanlığının Engizisyon
mahkemelerini aratmayan yargılamalar gerçekleştirmektedir. Bütün bunlar,
ülkemizin açıkça bölünmeye ve uçuruma doğru götürüldüğünün göstergeleridir. ABD
emperyalizmi; yerli uşakları aracılığıyla vatanımızın bütünlüğünü, Milletimizin
birliğini tehdit etmektedir.
Yugoslavya’yı parçalayıp site devletlerine
dönüştüren emperyalizm, aynı oyunu Libya, Sudan, Mısır ve Irak’ta oynamakta ve
milyonlarca insanın kanı üzerine bir sömürü düzeni kurmaktadır. Bugün de sıra
Suriye’dedir, Yemen’dedir. Ne yazık ki dünyada emperyalizme karşı ilk ulusal
kurtuluş savaşını yapmış ve ezilen uluslara örnek olmuş ülkemizin işbirlikçi
siyasal iktidarı, mazlum ulusların emperyalizm tarafından kırılmasının baş
destekleyici olmuştur. 20.yüzyılda ezilen ulusların lideri olmakla övünen
Türkiye’nin bugün emperyalizmin Ortadoğu’daki BOP eşbaşkanı olmakla övünür hale
gelmesi oldukça düşündürücüdür. AKP-HDP
koalisyonunun; işbirlikçi sahte milliyetçileri-sahte solcuları ve sözde akil
adamları eliyle emperyalizmin bölgemizdeki politikalarıyla uyumlu olarak
vatanımızı ve milletimizi bölme projeleri sonucu; vatanın bütünlüğü, milletin
birliği tehlikededir.
Cumhuriyetin bütün ekonomik kazanımları çok uluslu
şirketlere ve onların yerli işbirlikçilerine peşkeş çekilerek tasfiye
edilmekte, ardından siyasal ve hukuksal anlamda son darbeyi vurma hazırlıkları
yapılmaktadır. Özgürlükler adı altında etnik ve dinsel kimlikler kaşınarak
sınıf kimliği unutturulmaya, emperyalizme karşı duruş sergilemesi gerekenler
emperyalizmin arkasına yedeklenmeye çalışılmaktadır. “Açılım ve
demokratikleşme” adı altında bölücü örgüt liderleri meşrulaştırılmakta,
pazarlıklar yapılıp sözler ve tavizler verilmekte, ulus devlete ait ne kadar
milli değer varsa ayaklar altına alınmaktadır ve bu ayrıştırma süreci 7 Haziran
seçimleri cebren ve hile ile kazanılarak; başkanlık sistemi ve bölünme
anayasası hedefleriyle taçlandırılmak istenmektedir.
Ancak biz bu oyuna gelmeyeceğimizi; 29 Ekim’de
yüzbinler olup bu meydana akarak gösterdik ki; Antalya halkı, yine el ele
vererek 19 Mayıs’ta da cumhuriyete ve devrimlere sahip çıkacaktır.
Böylesine bir süreçte yüzü bağımsızlıktan,
demokrasiden, özgürlükten yana olan tüm antiemperyalist kesimlerin kol kola
girmeleri kaçınılmazdır. Gün, etnik ve dinsel kimliklerin öne çıkarıldığı gün
değil, şanlı Tekel direnişinde olduğu gibi sınıf dayanışmasının öne
çıkarılacağı; sömürgeciliğe karşı bağımsızlık bayrağının dalgalandırılacağı;
emperyalizme karşı mazlum ulusların dayanışma içinde olacağı gündür. Artık,
bugünkü temel çelişme ve ayrışma sol ile sağ arasında değil; milli olanla gayri
milli olan arasındadır. Elbette ki bugün; bağımsızlık, vatan, emek, gerçek
demokrasi ve sınıf mücadelesini işçi-emekçi sınıfının milli güçleri verecektir.
Bu anlamda, ülkemizde sömürünün ortadan
kaldırılması, emeğin en yüce değer olması, emekçilerin yaşam koşullarının en
temel insani seviyeye çıkartılması için verilen kavganın simgelerinden birisi
de 1 Mayıs mitinginin İstanbul Taksim Meydanı’nda yapılmasıdır.
Taksim’in emekçilere kapatılması, emek
mücadelesinin kaybedilmesi, sermayenin güdümündeki hükümetlerin emek düşmanı
uygulamalarını pervasızlaştırarak sürdürmeleri anlamına gelmektedir.
Kıdem tazminatının kaldırılması çalışmaları,
taşeronluğun, güvencesiz, kuralsız ve esnek çalışmanın yaygınlaştırılması,
grevlerin yasaklanması, Soma’da, Ermenek’te somutlaşan iş cinayetleri ülkenin
ucuz işgücü pazarına dönüştürülmesi, emekçilerin bugün en can yakıcı sorunları
olarak görünüyor.
Bizler kamu emekçileri olarak işçi sınıfının bir
parçası olduğumuzun, geleceğimizin tüm emekçilerle birlikte şekilleneceğinin
farkındayız. AKP iktidarının ve Cumhurbaşkanının “İşçi ve memur ayrımını
ortadan kaldıracağız” söyleminin, iş güvencemizin ortadan kaldırılmasına
yönelik bir girişim olduğu açıktır.
Birleşik Kamu-İş, kamu emekçilerinin ekonomik,
özlük ve sınıfsal haklar mücadelesinde topyekun bir hezimet sayılacak olan iş
güvencesinin ortadan kaldırılması girişimine her yerde olduğu gibi 1 Mayıs
alanlarında da karşı çıkacaktır.
Birleşik Kamu-İş, sadece devlet memurlarının iş
güvencesini değil, ülkedeki bütün çalışanların güvenceli, kadrolu ve insanca
yaşayabilecekleri bir ücret seviyesinde çalışmalarını savunmaktadır.
Ülkede bugün her türlü hak arama çabası, iktidarın
baskı ve şiddet uygulamalarıyla durdurulmak istenmekte, iç güvenlik paketi ile
iktidara karşı darbe dönemlerini dahi aşan baskının önü açılmakta, ülke bütün
halinde bir cezaevine dönüştürülmektedir.
İktidarın tüm emek düşmanı ve baskıcı
uygulamalarının emekçilerin birlikte mücadelesi sayesinde durdurulacağının
bilincindeyiz.
Tüm emekçilerle birlikte, yurdun her yerinde olduğu
gibi Antalya’dan Cumhuriyet Meydanı’ndan iktidara sesleniyoruz;
-Emek ve Cumhuriyet düşmanı politikalarına,
-İş güvencesinin kaldırılması girişimlerine,
-Taşeron, esnek ve kuralsız çalıştırmaya,
-İş cinayetlerine,
-Irkçı, gerici ve bölücü eğitim sistemine,
-Özelleştirme ve yerelleştirmeye
Karşı çıkmaya devam edeceğiz…
Bizler diyoruz ki:
-Emek ve Cumhuriyet karşıtı bölünme anayasasına,
-Başkanlık Sistemine,
-657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değiştirilmesiyle, esnek,
performansa dayalı ve güvencesiz çalışma tarzına,
-4+4+4 yasası ile getirilen bölücü ve gerici eğitim
sistemine,
-Sanata ve sanatçıya yapılan baskılara,
-Sözleşmeli Personel statüsü ve kölelik düzeni olan taşeron işçiliğe,
-İş cinayetlerine,
-Özelleştirmeye dayalı talan ekonomisine karşı vermekte
olduğumuz bu mücadele;
inanıyoruz ki birlik ve dayanışma
içinde kazanılacaktır ve inanıyoruz ki bu mücadele kazanıldığında;
-Emekçi alın terinin karşılığını
alacaktır
-Yoksulluk ve işsizlik yok edilecektir
-Hakça bir paylaşım düzeni
kurulacaktır.
-Cumhuriyetin laik, demokratik eğitim
politikaları yaşama geçirilecektir
-Herkes için güvenceli bir iş, herkes
için insanca yaşam hakkı sağlanacaktır.
Bütün emekçiler temel hakları ve
ekonomik talepleri için birleştiğinde, daha adil ve özgür bir dünyanın
kurulacağını, emeğimizi sömürenlerin ise “bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp
gideceklerini” ve “bu güzelim memlekette hürriyetin en şanlı elbisesiyle elini kolunu
sallaya sallaya dolaşacağını” biliyoruz.
VE
EKLİYORUZ:
-4688 sayılı kanunla yürütülen toplu sözleşme aldatmacasına
karşı grevli toplu sözleşme hakkımız için,
-Hırsızlığa, yolsuzluğa, yoksulluğa ve
yasaklara geçit vermemek, hesap sormak için,
-Yargının iktidar güdümünden kurtarılıp bağımsız olması için,
-Emperyalizm ve işbirlikçilerinin sözde “çözüm süreci” adıyla yürüttüğü,
ülkemizi parçalama projesine dur demek için,
-Ülkemizin komşu bölge ülkelerine karşı savaşa sürülmesine dur demek
için,
Mücadelemizi zafere ulaşıncaya kadar
devam sürdüreceğimizi dost düşman herkese ilan ediyoruz!
YAŞASIN 1 MAYIS!
YAŞASIN İŞÇİ SINIFININ BİRLİK, MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜ!
1 MAYIS BİRLİK,
MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜ
TÜM EMEKÇİLERE
KUTLU OLSUN!
MEHMET
BALIK
BİRLEŞİK KAMU İŞ
ANTALYA İL TEMSİLCİSİ

|